14 Haziran 2007 Perşembe

Karaca Arboretum gezisi



Sizlere yine değişik bir gezi programı sunuyoruz. Belki daha önce Yalova'yı ve Termal bölgesini gördünüz. İçinizde; Birleşmiş Milletler çevre ödülü sahibi Tema vakfı mütevelli heyeti başkanı Hayrettin KARACA'nın sahibi olduğu Yalova Karaca Arboretum'u görenlerinizin çok az olduğunu düşünüyorum.


Arboretum ismini duyanlarınız vardır sanıyorum. Latince kökenli olan bu sözcük dilimizde bitki müzesi anlamına gelmektedir. İşte ülkemizin ilk özel Arboretum'u olma özelliğine sahip Karaca Arboretum Yalova yakınlarında 1980 yılında Tema vakfı mütevvelli heyeti başkanı Hayrettin KARACA öncülüğünde kuruldu. 14 bin bitki türünün bulunduğu bu arboretum  baharın gelmesiyle bir yarışa hazırlanıyor şimdi. Evet Otsu ve vizonlu bitkiler şu anda gövde gösterisi yapıyorlar. Rengarenk çiçekler, böcek ve arılar, Arboretum'un tüm ev sahipleri kendilerini gösterebilmek için sizleri bekliyor.



Etkinliğimiz; 18 mayıs 2007 cuma gecesi saat: 23.55'te Sezenler sokak Atatürk lisesi önünden hareket ediyoruz. E5'ten TEM oto yolunu girip yol ikramlarıyla yolumuza devem ederek Bolu-İzmit-Yalova üzerinden Gökçedere'ye, Saray otele ulaşıyoruz.  Odalarımıza yerleşip kısa süreli dinlenme sonrası kahvaltımızı yapıyoruz. Yürüyüş parkuruna kadar yerel araçla çıkıp yürüyüşümüze başlıyoruz. Yapraklı bitkilerin çoğunlukta olduğu Üvezpınarı vadisinden yürüyerek mis kokular arasında 7 km uzaklıktaki Su düşen şelalesine ulaşıyoruz.

Yaklaşık 15 mt den düşen şelaleden gözlerimizi ayıramıyoruz bir süre. Şelale dibinde önceden hazırladığımız kumanyaları afiyetle yiyerek çevrede gezinti ve fotoğraf turu yapıyoruz. Dileyenler şelale jakuzisinde suya girmenin dayanılmaz sıcaklığının keyfini çıkarabilirler. Saat: 15.00'te Şelale'den ayrılıp araçların geldiği yere kadar yürüyoruz. İsteğe bağlı çağrılan araçlara binip Bedi GOÇEV'in yerine geliyoruz. Grup toplanana kadar mola verip çay içiyoruz. GOÇEV'in yerinden toplu olarak yürüyüp Termal üzerinden otelimize dönüyoruz. Hemen hazırlıklarımızı yapıp Termal'e gidiyoruz. Termal  havuzlarında yürüyüşün ve günün yorgunluğunu çıkarıyoruz. 36 C sıcaklığa sahip açık ve kapalı termal havuzlarda yaklaşık bir saat kaldıktan sonra otelimize dönüp bir süre dinleniyoruz. 


Akşam yemeğimizi otelimizde fiks menü ile yedikten sonra Haşim AĞCA'nın fotoğraf arşivinde yer alan " Karaca Arboretum " konulu bir saydam gösterisi izliyoruz. Daha sonra açık bir yer bulmamız halinde canlı müzik çalınan bir yere gidip gecenin keyfini çıkarıyoruz. Sabah kahvaltısı sonrası otelimizden ayrılıp çevrede gezintiler yapıyoruz. Termal içine girip 100 yaşındaki bitkilerin arasında keyifli bir yürüyüş yapıyoruz. Yolumuz Ulu önderimizin sağlığının bozulduğu dönemde oldukça sık kullandığı Atatürk köşküne çıkıyor. Günümüzde müze olarak kullanılan bu yapı tarihten farklı kesitler sunuyor bizlere. Daha sonra aracımızla Arboretum'a gidip rehber eşliğinde bitki müzesini geziyoruz. Dünyanın değişik ülkelerinden misafir olarak gelen on dört bin odunsu ve otsu bitki baharın çoşkusuyla bütün hünerlerini sergiliyor bizlere. Fotoğraf ve fidan alış verişi sonrası yöredeki bir tesiste öğle yemeğimizi afiyetle yedikten sonra saat: 15.00'te dönüşe geçip Yalova üzerinden hareketle belirli yerlerde vereceğimiz molalar sonrası saat: 21.45'te Ankara'ya geliyoruz.


GEZİ ÜCRETİ: 155.00 YTL, 165.00 YTL 2 taksitle. 


Bu ücrete; ulaşım, 3 ***lı otelde konaklama(1) , kahvaltı(2), müze ve ören yeri giriş ücretleri(2), 2.gün öğle yemeği(1), yerel araç transferleri, akşam yemeği(1), slayt gösterimi, tüm çevre gezileri, dönüşte araç içinde 1 adet elma araç içi ikramlar ve rehberlik ücreti dahildir.


Değerli üye ve katılımcılarımızın bu etkinliğe gelirken; Mevsim koşullarına uygun giysi, terlik, mayo ve havlu, yedek giysiler ve fotoğraf makinası getirmeleri önerilir.


Rezervasyon ve kayıt için; bana ileti gönderebilir, beni arayabilir veya REF TUR'dan Evren hanımı arayarak rezervasyon ve kayıt işlemlerinizi yaptırabilirsiniz.


Doğa'da ve Arboretum'da görüşebilmek dileğiyle.


Kendinize iyi bakın. Hoşçakalın.


Haşim AĞCA / Ercan ASLAN

0532 / 422 16 42




REF TUR seyahat acentası

Atatürk bulvarı No: 83 / 2  Kızılay-ANKARA

Tel: 430 18 66


İlgili kişi: Caner AKTAŞ

Daday At çiftliği gezisi

,


Sezonun birinci ve ikinci Daday at çiftliği gezisine hazırmısınız? Geçen sezon 4 kez yaptığımız bu etkinliğin ilkini 16-17 haziran 2007 cumartesi-pazar günleri, ikinci geziyi de 23-24 haziran 2007 cumartesi-pazar günleri sizlerin katılımı ile gerçekleştirmek istiyoruz.


Unutmayın burada yer bulmak çok zor, konaklama kapasitesi çok az ve rezervasyon süresi çok kısıtlı olduğunu hatırlatmak isteriz.


Etkinliğimiz 15 haziran 2007 cuma ve 22 haziran 2007 cuma akşamı saat: 21.30'da Ankara Atatürk lisesi önü Sezenler sokaktan hareketle başlayacaktır.


1.GÜN: Yol ikramlarıyla Akyurt-Çankırı-Kastamonu üzerinden yolumuza devam ederek sabah saat: 04.00 civarında Çömlekçiler köyündeki çiftlik evine yerleşiyoruz. Odalarımızda 4 saatlik bir uyku ve dinlenmenin ardından çiftlik evinin bahçesinde nefis bir kahvaltı yapıyoruz. Nasıl bir kahvaltımı? Gelin görün lütfen. Kahvaltı sonrası Traktör romörkuna binerek Halaçoluğu yaylasına çıkıyoruz. Doğal orman içindeki yollardan geçerek 1650 mt yükseklikteki tepeye çıkıyoruz. Su kaynağının başında traktörden ayrılıp etrafta kısa süreli güzel bir yürüyüş yapıyoruz. Tekrar su kaynağının başına gelip mangalda sucuk partisi ile güzel bir öğle yemeği yiyoruz. Tabi kahve ve çaylarımızda olacaktır. Minderler veya çimlerin üzerinde 1 saatte yakın kestirme faslından sonra dileyen katılımcılarımızla farklı bir rotadan yürüyüşe geçiyoruz. Yürümek istemeyen katılımcılarımız traktör ile çiftlik evine dönebilirler. 12 km uzunlukta tamamen doğal orman ve sürekli inişten oluşan parkurumuzu 2.30 saatte yürüyerek Taşçılar göletine geliyoruz. Burada bizi bekleyen aracımıza binerek çiftlik evine geliyoruz. Dileyen katılımcılarımız odasında, dileyenler çim alan ve hamak üzerinde dinlenebilirler. Akşam yemeğimizi ızgara menüsü ile afiyetle yedikten sonra içinde Daday fotoğraflarının yer aldığı kısa süreli bir saydam gösterisi izliyoruz. Yarı açık restorandaki şömine başında şarkılar söyleyerek gecenin keyfini çıkarıyoruz. Dileyenlerle gece yürüyüşü yaptıktan sonra uykuya geçiyoruz .

2.GÜN: Sabah saat: 07.30'da kalkıyoruz. Yine açık havada güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra atların eğerlenmesiyle manejde aldığımız kısa süreli eğitim sonrası sırayla doğal parkurda at biniyoruz. Öğle yemeğimizi yöreye özgü gözleme çeşitleri, ayran, meyve ile afiyetle yedikten sonra içilen çay sonrası çiftlik evinden ayrılıyoruz. Daday'da Atatürk'ün misafir olduğu halen restorasyonu bitirilemeyen evde kısa süreli durduktan sonra Kasaba köyündeki tarihi Mahmut bey camiisini ziyaret ediyoruz. Daha sonra Kastamonu'ya gelip Liva Paşa konağı(Etnoğrafya müzesi) ve Arkeoloji müzesini geziyoruz. Daha sonra Çankırı üzerinden yolumuza devam edip akşam saat. 22.30'da Ankara'ya geliyoruz. Bir başka etkinlikte buluşabilmek dileğiyle vedalaşıp ayrılıyoruz.

GEZİ ÜCRETİ: 175.00 YTL peşin. 185.00 YTL 3 eşit taksitle ödeme olanağı.

Bu ücrete 31 kişilik Turkuaz veya Powerbus ile özel ulaşım, yol ikramları, kahvaltı(2), öğle yemeği(2), yayla transferi(1), akşam yemeği(1), çiftlik evinde konaklama(1), TÜRSAB seyahat sigortası, tüm çevre gezileri ve rehberlik hizmetleri dahildir.

Yemeklerde kola-fanta tür içecekler fiyata dahil olup alkollü içecekler, Kastamonu'daki Müze giriş ücretleri ve 2.gün akşam yemeği dahil edilmemiştir.

Bu etkinliğe katılmak isteyen değerli katılımcı ve üyelerimiz beni arayarak ya da ileti göndererek rezervasyon yaptırabilir, REF TUR'dan Evren hanımı arayarak rezervasyon ve kayıt işlemlerinizi yaptırabilirsiniz. başvuru sırasında hangi tarihteki etkinliğe katılacağınızı belirtmenizi öneriyorum.

Burası bir çiftlik evi olup konaklama sistemi; 6 tane double yataklı oda, 1 adet 4lü single yataklı oda, 3 adet 3 single yataklı oda ve 4 adet 2 single yataklı oda bulunmaktadır. Oda sayısı toplam olarak 33 kişiliktir. Bu odaların hepsinde duş ve tuvalet bulunmakta olup, kahvaltı ve öğle ve akşam yemekleri hava durumuna göre açık yada kapalı restoranda yenilmektedir. Tesiste bu sene odalarda ve restoranda onarım ve yeniden düzenleme işleri yapılmıştır.

1.gün öğle yemeği 1650 mt'de Halaçoğlu yaylasında mangalda sucuk, içecek, söğüş salatalık ve domates, kola-fanta, meyve, çay ve kahve olarak sunulacaktır.

Bütün yemeklerin hepsi; besleyici, doyurucu ve keyif verici olarak hazırlanacaktır.

Sizlerle doğada, dağlarda ve Daday'da görüşebilmek dileğiyle.

Güzel bir hafta dileklerimizle.

Hoşçakalın.

Haşim AĞCA / Ercan ASLAN

0532 / 422 16 42




web sitemiz adresinden izleyebilirsiniz.

REF TUR seyahat acentası

Atatürk bulvarı No: 83/2 Kızılay-ANKARA

Tel: 430 18 66

İlgili kişi: Evren BULUT

Ersin ildat şile ağva fotoğrafları



Ersin İlday arkadaşımıza Şile-Ağva-Polonezköy etkinliğinde çektiği bu güzel fotoğrafları için teşekkür ediyor ve fotoğraflara ulaşmak için gerekli linki aşağıya yazıyoruz. Lütfen linki tıklayınız...

Ersin İlday Şile Ağva Fotoğrafları



Geçen hafta sonu Güdül Sorgun köyü ve göletinde 29 arkadaşımızla yaptığımız doğa yürüyüşü etkinliği sonrası bu hafta sonu da değişik bir bölgede doğa yürüyüşü etkinliğimize devam etmek istiyoruz.

Sorgun göleti yürüyüşü öğleden sonra inceden inceden başlayan yağmur altında yapılmıştır. Yağmur giderek şiddetini artırmış ve gün boyu devam etmiştir. Yaz olduğunu düşünerek yağmurluk getirmeyen ve 16 km parkurda uzun yürüyüşe katılan arkadaşlarımız ayak parmaklarına kadar ıslanmışlardır. Sanırım 1 sene içinde sürekli yağmur altında yürüdüğümüz hiç etkinlik olmadı. Ama bu etkinlikte Ercan arkadaşımız uzaktan bir karaca'yı görüntülemeyi başarmıştır. Yağmur altına ve uzaktan çekildiği için net çıkmayan bu fotoğraf bir yana önemli olan bu varlıkların biz insanların baskılarına rağmen doğal ortamda yaşadıklarını bilmek ve görebilmenin daha önemli olduğunu düşünüyoruz.

Sorgun göleti etkinliğinde fotoğraf çeken arkadaşlarımızdan Ali BÜKE'nin fotoğraflarına http://picasaweb.google.com /alibuke/GDLSorgun linkinden, Aslan YAZAR'ın çektiği fotoğraflara http://picasaweb.google.com.tr /arslan.yazar/SorgunYaylas linkinden, Münevver KARABACAK'ın fotoğraflarına http://picasaweb.google.com /munevverkarabacak/GDLSorgunYay las10062007Ayakizi linkinden , http://picasaweb.google.com /iergun/SorgunGLeti linkinden, Ercan ASLAN'ın çektiği fotoğraflara http://s64.photobucket.com /albums/h193/sagar_matha /SorgunGoletiDY_10062007ea/ linkinden ulaşabiliriniz.

Arkadaşlarımıza çektikleri fotoğrafların linkini bize gönderdikleri ve tüm grup üyelerinin paylaşmalarını sağladıkları için kendilerine çok teşekkür ediyoruz.


UYARI: YAZ DÖNEMİ İÇİN UYGUN GİYSİLER.(OKUYUNUZ)

40-50 lt veya daha küçük sırt çantası, en az 500 mg su ve su kabı, öğle yemeği için kumanya, konçlu tabanı yumuşak iyi bir yürüyüş ayakkabısı, araç için yedek ayakkabı(isteğe bağlı), yedek çorap, bacakları ve kolları kapatan ince üst ve alt giysi, şapka, bandana, gözlük, koruyucu krem, meyve suyu, meyve ve karbon hidratlı yiyecekler, ıslak mendil, kullanılan kişisel ilaçlar, yağmurluk, üst koruyucu giysi, basit ilk yardım malzemeleri, baton-fotoğraf makinası(isteğe bağlı)

Her ne olursa olsun kalın giysi giymekten ve bulijin pantalon giymekten kaçınmanızı öneriyoruz. Doğa yürüyüşünde uygun olmayan ayakkabılar sizi yorabilir ve ayağınıza zarar verebilir. Ayağınıza uyumlu iyi bir ayakkabı almanızı öneriyoruz. İyi bir ayakkabıyı kalın etli bir çorapla giymenizi de ayrıca hatırlatıyoruz. Doğa yürüyüşü ve dağcılık etkinliklerinde gereksinim duyduğunuz malzemeleri temin etmek için sizlere yardımcı olabiliriz.

Işık dağı zirvesinde görüşebilmek dileğiyle. Kendinize iyi bakın.

Haşim AĞCA / Ercan ASLAN

0532 / 422 16 42 | 0535 / 276 05 53

hasimin@ayakizi.web.tr
ercanaslan@gmail.com
REF TUR seyahat acentası
Atatürk bulvarı No: 83/2 Kızılay-ANKARA
Tel: 430 18 66
İlgili kişi: Evren BULUT

BU ETKİNLİK İÇİN ARA DURAK VE VARIŞ ZAMANLARI

1-Kumrular caddesi : 07.35

2-Milli Kütüphane : 07.45

3-Armada : 07.50

4-E5 Batıkent Jandarma/Carrefour : 08.00

5-E5 Batıkent Gima önü : 08.05

ü6-E5 Endi market : 08.10

7-E5 Eryaman Göksu göleti karşısı : 08.15
NOTLAR:

1- Etkinliğe gelirken katılımcılarımızın mevsim koşullarına uygun ince ve boy giysiler giymelerini, yağmurluk, panço, gözlük, bandana, şapka, eşarp, krem gibi koruyucu aksesuarlar, öğle yemeği için kumanya ile en az 1 lt lik su kabı getirmelerini öneriyoruz.

2-Cuma akşamından sonra yapılacak rezervasyon iptallerinde ilgili kişilerden gezi ücreti alınacaktır. Üye ve katılımcılarımızın bu durumu göz önünde bulundurmaları ve cumadan sonra rezervasyonu iptal etmemelerini rica ediyoruz.

3- Belirtilen zamanlamalar çok yaklaşık olup 5 dakika önce ara durak yerlerinde olmanızı ve orada bulunduğunuzu grup sorumlusu arkadaşımıza bildirmenizi öneriyoruz.

4- Ayakizi gezi grubu kültür ve doğa gezilerini A grubu karneye sahip REFTUR seyahat acentasının yasal güvencesiyle yapmaktadır. Bu nedenle REFTUR'un organize ettiği geziler Ayakizi Yahoogroups adresinden sizlere duyurulmaktadır.

Gezilerde ve etkinliklerde görevlendirilen acenta sorumluları ve rehberler gezi öncesinden belli olmamaktadır. Gezi iletilerinde ismi belirtilen şahıslar kontak isimler olup bağlayıcı isimler değildir. REFTUR acenta sorumlularını ve tur rehberlerini her zaman değiştirme hakkına sahiptir.

Sizleri dönemin en iyi gezilerinden birine katılmaya çağırıyoruz. Ülkemizin en önemli doğal değerleri arasında yer alan 6 yıl önce keşfedilip turizme kazandırılan, 28 şelaleden oluşan Sinop ilinin Erfelek ilçesi sınırları içinde yer alan Şamı/Tatlıca takım şelaleleri; jakuzileri ile, yapraklı bitkiler ile bezenmiş kanyonu ile, görsel güzelliği ve değişik kuş türleri ve su değirmeni ile sizleri bekliyor.

Etkinliğimiz 29 haziran 2007 cuma günü saat: 22.00'de Ankara Sezenler sokak-Atatürk lisesi önünden hareketle başlayacaktır.

GEZİ ÜCRETİ: 170.00 YTL peşin, 180.00 YTL 2 taksitledir. Bu ücrete; özel ulaşım, yol ikramları, kahvaltı(2), akşam yemeği(1), 2**lı Diyojen otelede konaklama(1), TÜRSAB SEyahat sigortası, tüm çevre gezileri ve rehberlik hizmetleri dahildir.

detay haberin devamında...



GEZİ ÜCRETİ: 170.00 YTL peşin, 180.00 YTL 2 taksitledir. Bu ücrete; özel ulaşım, yol ikramları, kahvaltı(2), akşam yemeği(1), 2**lı Diyojen otelede konaklama(1), TÜRSAB Seyahat sigortası, tüm çevre gezileri ve rehberlik hizmetleri dahildir.


NOT: Bu gezi için başvuruda bulunacak arkadaşlarımız seyahat sigorası poliçesi düzenlenebilmesi için rezervasyon ve kayıt yaptırırken tur görevlilerine TC Kimlik numaralarını, doğum yerlerini ve doğum tarihlerini yazdırmaları gerekiyor.


Bu etkinlik için rezervasyon ve kayıtlar için 18 haziran 2007 2007 cuma günü akşamına kadar başvurulması gerekiyor. Rezervasyon için beni arayabilir, ileti gönderebilir yada REFTUR'dan Eda veya Evren hanımı arayarak rezervasyon ve kayıt işlemlerinizi yaptırabilirsiniz.


Doğada ve Erfelek'te görüşebilmek dileğiyle hoşçakalın.


Haşim AĞCA

0532 / 422 16 42

hasimin@ayakizi.web.tr


Ercan ASLAN

0535 / 276 05 53

ercanaslan@gmail.com


 


REF TUR seyahat acentası

Atatürk bulvarı No: 83/2 Kızılay-ANKARA

Tel: 430 18 66

İlgili kişi: Eda ASLIBAY-Evren BULUT

Evrenin Derinliklerinde konulu Powerpoint sunumu

Evrenin Derinliklerinde  konulu Powerpoint sunumunu indirmek için lütfen tıklayınız...

Yıldızların evrimi (Nazlı Derya Dağtekin yazısı)



Nazlı Derya Dağtekin
Erciyes Üniversitesi
Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü

1.GİRİŞ

Çok daha basit ve yerel meseleler ile ilgilenmekten, bir gezegende yaşadıklarının bile farkında olmayan insanlar içinde yaşarken, evrendeki bu mükemmel sistemin en büyük ve önemli çarkının, uzay boşluğunda asılı duran dev gaz yapıların olduğunu düşünmek kalp atışlarımı hızlandırıyor.

Hele birde beni ben yapan moleküllerin yıldızlar ile aynı atomları içeriyor olması, heyecandan homeostasi dengemi kaybedip atmosfer dışına çıkıp uzaya saçılacakmışım gibi hissettiriyor.

Şuan belki tam anlamıyla değil ama yıldızların içyapısı, atmosferleri, genel anlamda fiziği, kimyası ve evrimi hakkında oldukça bilgimiz var.

Yıldızları anlamanın öneminden bahsettiğimde hep bunun benim okuduğum bölümle ilgisi olduğunu söylüyorlar fakat biraz bakış doğrultumuzu değiştirip kozmik evrimde en önemli rolün yıldızların olduğunu görmeliyiz.

Kozmik evrimde en önemli rol yıldızlar, yıldızların evriminde ise en önemli kıstas kütledir.

En basit durgun bir yıldız modeli küresel simetriye sahip maddesel bir toptur. Kendi çekim kuvveti ile maddesini bir arada tutar ve büzülmeye de iç basıncı ile karşı koyar. Termonükleer reaksiyonlar süresince yıldızın kimyasal bileşiminde oluşan değişikliğin bir sonucu olarak yıldızda gözlenen fiziksel değişimler, yıldızların evriminin temelini oluşturur.

2. YILDIZIN OLUŞUMU VE EVRİMİ

Bütün yıldızlar aşağı yukarı aynı evrim sürecini takip ederler: İlkel yıldız, anakol öncesi, anakol ve anakol sonrası.

Tüm bu süreci takip edebileceğimiz bir diyagram vardır ki bana kalırsa yıldız evrimi konusuna damgasını vurmuştur.

1911 de Hertzprung ve Russel salt parlaklıkları bilinen, dolayısıyla uzaklıkları bilinen yıldızların tayf türleri ile salt parlaklıkları arasında bir bağıntı olup olmadığını araştırdılar. Bunun için apsise tayf türü ordinata salt parlaklıkları koydular. Gördüler ki yıldızlar bu diyagramda gelişigüzel dağılmamışlar, fakat genel olarak iki kol etrafında toplanmışlardır. Bunlardan uzun olanına anakol, yatay olanına da devler kolu denir.

Sonuç olarak Hertzprung & Russel diyagramı (HR diyagramı diye de geçer), özellikleri birbirinden tamamen farklı iki grup yıldızın varlığını ortaya koyuyor.

Daha öncede belirttiğim gibi bir yıldızın evrimini belirleyen temel şey onun kütlesidir. Kimyasal bileşim ikinci plandadır.

Yıldız evriminin 1920'lere kadar bilinen kısmı kabaca şöyleydi: Büyük miktarda gazın, kütlesel çekim kuvvetiyle kendi üzerine çökmesiyle başlar. Çoğunluğu H olan bu gaz kütlesi büzüşür, sıkışır, büyük hızlar ile birbirlerine çarparlar ve oluşan kütle giderek ısınmaya başlar. Sonunda hidrojen atomları çarpışır ve He atomları oluşmaya başlar. Reaksiyon sonucunda salınan ısı yıldıza parlaklık verir ve bu ısı sonucunda gazın basıncı artar. Çekim kuvveti dengelenir ve gazın büzüşmesi durur. Yıldız bu kararlı durumda uzun süre kalır. Giderek yakıtını tüketmeye başlayan yıldız soğur ve tekrar büzüşür.

Fakat yıldızın bundan sonraki aşaması ve aşamaların hangi niceliklere bağlı olduğu 1920'ler den sonra anlaşıldı. Bu konuda ilk olmasa da en doğru çalışmayı 1928!de Subrahmanyan Chandrasekher yapmıştır. Düşündüğü şey bir yıldızın yakıtını kullanıp bitirdikten sonra kendi çekimi ile çökmeden kalabilmesi için ne kadar büyüklükte olması gerektiğidir.

Şuan, Chandrasekher sınırı dediğimiz Güneş kütlesinin bir buçuk katından fazla olan bir yıldızın kendi çekim kütlesine karşı koyamayacağını hesapladı.

Bu çalışmanın günümüze yansımış son haline göre yıldızların olası üç sonu olduğu kabul ediliyor.

Kütlesi, Chandrasekher sınırı olarak kabul edilen bir buçuk Güneş kütlesinden az olan yıldızlar, kütle çekimi az olduğundan bir süre sonra iç basınç, kütle çekimine galip gelir. Yıldızın atmosferi dışarı atılır ve bulutsu şeklinde bir kalıntı kalır. Bu sıcak kalıntı beyaz cüce dediğimiz yıldızdır.

Kütleleri Güneş'in yaklaşık bir buçuk katından fazla olan, üç katından az olan yıldızlar, kütleleri büyük olduğundan, kütle çekimine karşı koyamazlar ve çökme sürer. Yoğunluk artar ve protonlar elektronlar ile birleşerek nötronlara dönüşürler. Bir süre iç basınç kütle çekimini dengeler ve yarıçapı yaklaşık 10 km. olan nötron yıldızına dönüşür.

Kütlesi, Chandrasekher sınırı olan Güneş kütlesinin yaklaşık üç katı ve daha büyük olan yıldızlar da ise basınç kütle çekimini dengeleyemez ve çökme sonunda yıldız süpernova patlaması geçirir yada karadelik dediğimiz küçük hacimli fakat büyük kütleli, ışığın bile kaçamayacağı, fizik yasalarının geçerliliğini yitireceği bir cisme dönüşür.

Şimdi bu yapıları ayrıntılı tanıyalım.

2.1. BEYAZ CÜCELER

Beyaz cücelerin tamamı, yıldızın kütlesine bağlı olmak şartıyla, kırmızı dev yıldızlardan evrimleşirler. Güneş'e benzeyen bir yıldız için karbon çekirdeğin büzülmesi, karbonu yakacak kadar yeterince yüksek sıcaklık sağlamaz. Çekirdek yüksek derecede sıkışmış bir hale gelinceye kadar büzülecek ve artan sıcaklık kabukta helyum yanma oranını artıracaktır. Yıldız dıştaki katmanlarını atana kadar pulsasyon yapar. Zarf, çekirdekten ince bir katman olarak ayrılmaya başlar, genişler ve soğur.

Bu süreç gezegenimsi bulutsu meydana getirir. Zarfını kaybeden çekirdek, artık sıcak yoğun bir yıldız bir beyaz cüce olarak ortada kalır.

Gözlemsel veriler kütlesi 7 güneş kütlesinden küçük eşit olan anakol yıldızlarının yaşamlarını beyaz cüceler olarak bitirdiklerini göstermektedir. Fakat hidrostatik denge ve yozlaşmış elektron gazın doğasına bağlı olan yıldız yapısının getirdiği sınırlamalardan dolayı sadece kütlesi 1.4 güneş kütlesinden (Chandrasekar limiti) daha küçük olan yıldızlar kararlı beyaz cüceler olabilirler.

2.2. SÜPERNOVALAR

Süpernovalar, yaşamlarının sonunda son derece şiddetli bir şekilde patlayan yıldızlardır.böylesi patlamalar çekirdeğin çökmesini gerektirir ki bu çöküş büyük kütleli yıldızların patlamasıyla meydana gelir. Bu patlama ile kütlenin çoğu uzaya fırlatılır. Süpernovaların mutlak parlaklıkları -16 ile -20 kadire kadar ulaşır. Süpernovalar tayflarında ve ışık eğrilerinde sahip oldukları özelliklere göre iki türe ayrılmıştır.

Tür I, hem eliptik hem de spiral galaksilerde gözlenirler.

Tür II ise sadece spiral galaksilerde oluşurlar. Tür I süpernovaları küçük ve orta kütleli evrimleşmiş yıldızlarla, tür II süpernovaları ise daha büyük kütleli yıldızlarla ilişkilidir.

Tür II süpernovaları, O ve B tayf türünden 10 – 100 Güneş kütleli yıldızların evrimleşmesiyle oluşur. Teorik hesaplara göre tür II süpernovalarındaki patlama, kırmızı süperdev yıldızın çekirdeğinde gerçekleşir Kırmızı süperdev yıldızın atmosferi yaklaşık sabit bir yoğunluğa sahiptir, böylece şok dalgası atmosferde sabit hızla hareket ederek enerjiyi etkin bir şekilde yıldız yüzeyine taşıyabilir. Yapılan modellere göre maksimum parlaklıktayken süpernovanın fotosferik sıcaklığı 10000 K, yüzeydeki dikine hızı 5000 km/sn ve maximum yarıçapı birkaç 10 10 km ye kadar ulaşmaktadır. Tür II süpenovalarının iç kısımlarıyla ilgili modellere göre yıldızın merkezi kısmı çökerek bir nötron yıldızı oluşturur. Böyle bir çökmenin olabilmesi için kütle 10 güneş kütlesi olmalıdır.

2.3. NÖTRON YILDIZLARI

Kütleleri 1.4 güneş kütlesinden daha büyük olan yıldızların ölürken büzülmeleri sırasında yozlaşmış elektron gaz basıncı gravitasyonel çökmeye karşı koyamaz. Madde o kadar büyük yoğunluklara erişir ki ters beta bozunması meydana gelir. Protonlar ve elektronlar nötronların arasına sıkışıp girerler, böylece nötrondan oluşmuş bir gaz yapı meydana gelir. Nötron yıldızları kütlelerine bağlı olarak birkaç on kilometrelik çaplara sahiptirler. İç katmanlarının büyük kısmı böylesi yüksek yoğunluklarda akışkan bir nötron gazından oluşmaktadır. Çok küçük hacimde bu kadar yoğun olduğundan çok büyük bir yüzey çekimine sahiptir.

2.4. PULSARLAR

Pulsarlar, yüzeylerinde çok kuvvetli magnetik alana sahip dönen birer nötron yıldızı olarak modellenmektedir. Çok küçülmüş olan bir yıldız olan nötron yıldızı açısal momentumu korumak için çok yüksek bir hızla kendi ekseni etrafında döner.
Tipik bir nötron yıldızının dönme ekseni ile magnetik ekseni arasında bir açı olduğu kabul edilebilir. Büyük olan magnetik alan ve onlarca Hz.lik dönme frekansı, nötron yıldızının yüzeyinde çok büyük bir elektrik alan meydana getirmelidir. Bu alan magnetik kutuplar civarındaki elektrik yüklerinin alan çizgileri etrafında helis hareketi yaparak çizgiler boyunca yıldızı terk etmelerine ve bu ivmeli hareket sırasında siklotron ışınımı yaymalarına neden olur. Bu ışıma bir deniz fenerinin dönen huzmesi gibi yıldızla birlikte dönerek uzayı tarar. Pulsarlar yaşlandıkça yavaşlarlar. Ancak çok genç olan Pulsarlar hem optik ve hem de radyo frekanslarında emisyon yapar.

2.5. KARADELİKLER

Bir karadelik, hiçbir cismin hatta ışığın bile kaçamayacağı kadar kütle çekimiyle eğilmiş uzay zaman bölgesidir. Modern fiziğe göre belli bir kütle yeteri kadar küçük bir hacme sığdırılırsa bir karadelik oluşur. Bu olay kendi çekim kuvvetinde maddenin tüm nükleer yakıtının dışarı atılması olayıdır. Bilinen hiçbir fiziksel kuvvet, bir karadelik oluşturmak üzere kendi üzerine doğru olan bu kütle çökmesini durduramaz. Bu olayın gerçekleşmesi için gereken minimum kütle o kadar büyük değildir. Sadece 3 güneş kütlesine ihtiyaç vardır. Bu limitteki kütle çökmeye başladığında buna hiçbir madde karşı koyamaz. Hacim sıfıra yaklaşırken yoğunluk sonsuza gidecek şekilde artar. Bu olayların fiziksel anlamda gerçekleşmesi evrende bilinen hiçbir cisim için mümkün görülmektedir. Bu nedenle sıfır hacim ve sonsuz yoğunluk verecek şekilde dönmeyen bir kütlenin tek bir noktaya çökmesine teorik olarak tekillik adı verilir. Tekillik, bilinen fizik yasalarının kesildiği bittiği yerdir.

BÜYÜK PATLAMA MODELİ VE PROBLEMLERİ(Nazlı Derya Dağtekin yazısı)



Nazlı Derya Dağtekin

Erciyes Üniversitesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü


Özet: Evren nasıl oluştu sorusu, her şeyi kapsadığı için varolan her şeye anlam vermede sorulacak en büyük ve en zor sorudur. Gözlenebilir evrenin sınırlarında elimizde bir çok gözlemsel ve teorik bilgi vardır fakat henüz evren nasıl oluştu sorusuna kesin bir cevap alınamamıştır. Bu sorunun cevabına yönelik ortaya atılmış bir model olan büyük patlama modeli, en çok duyulan, bilinen ve en çok öne sürülen model olmasına karşın beraberinde bir çok soru ve eksiklikler getirmiştir. Bu çalışmada büyük patlama modelinin problemlerinden söz edilecek ve modelin en son hali olan Şişme (enflasyon ) modelinden bahsedilecektir.


Abstract: Couse the universe contains everthing so It is the biggest and hardest question “How did universe formed?” for understanding everthing. We have a lot of theortical and observational datae in the limit of observable universe but it hasn't been answerd how did universe formed. The Big Bang theory is a model as an answer of this question that the most heard and be in the know got some problems and questions with it.In this work it will tell about the Inflatioan model as a last version of Big Bang theory.


1. Giriş


Nereden geliyor? Bu arayış, bu hayatın gizemlerini çözme arayışı. Soruların en basiti asla cevaplanamazken: Niçin buradayız? Ruh nedir? Neden rüya görürüz? Beklide bütün bunları düşünmeden yaşasak daha iyi olur. Araştırmadan, arzulamadan. Ama insan doğası bu değildir. İnsan kalbi bu değildir. Burada olmamızın sebebi bu değil.


Bütün gürültüsüne rağmen insan ırkının hangi zaferin sevincini yaşayacağını seçememesi çok üzücüdür. Sadece kaderi onu çağırdığında nasıl ayakta kalacağını seçebilir. Buna cevap verecek cesareti bulacağını umarak.


Fakat bilim, bu tür sorulara cevap aramaz, nasıl ile ilgilenir. Bu durumda en büyük soru varolan her şeyi içeren evren nasıl oluştu sorusudur.


Evrenin oluşumuna ait bugünün en ciddi teorisi Big Bang adı verilen Büyük Patlama'dır. Teoriye göre, yaklaşık 15 milyar yıl önce içinde sonsuz yoğunlukta ve sonsuz sıcaklıkta maddenin sıkışmış olduğu, benzetme yapmak gerekirse ‘iğne ucu' büyüklüğündeki bir nokta birden patladı ve bu müthiş patlamanın şiddetiyle etrafa yayılan madde bugün içinde yaşadığımız evreni meydana getirdi.


Sonsuz yoğunluk ve sıcaklıktaki bir nokta halindeki madde birdenbire patladı ve düşünülemeyecek miktarda bir enerji serbest kaldı. Patlama ile birlikte zaman akmaya başladı. Galaksiler, yıldızlar oluştu. Büyük Patlamadan önce bir uzay yoktu. Uzay, Büyük Patlama ile meydana geldi. Hesaplamalar patlamanın 15 milyar yıl önce olmuş olduğunu göstermektedir.


Şişmekte olan bir balonun üzerinde bulunan noktaların, balon şişerek genişledikçe, birbirlerinden uzaklaşmaları gibi, evren de hâlâ şişmeye devam etmekte ve içindeki bütün madde, galaksiler, yıldızlar, birbirlerinden durmadan uzaklaşmaktadır. Evrenin merkezinde hiçbir şey yoktur ve hiçbir şey de evrenin merkezi değildir. Merkezde sadece bir zamanlar bir nokta halinde olan sonsuz yoğun madde bulunmaktaydı.


1956'da George Gamow, eğer böyle bir patlama olduysa ondan arta kalan bir ısının evrende bugün bile bulunması gerektiğini matematiksel olarak ifade etmiştir. Isı 1964 yılında bulunmuştur. Bulunan 2.74 K sıcaklığındaki ısı, 15 milyar yıl önce olmuş patlamadan bugüne kadar gelebilmiş bir kırıntıydı. 2.74 K lik, arka alan radyasyonu denilen bu ısı kırıntısının bulunması, galaksilerin birbirlerinden uzaklaşmakta olmalarının keşfi, hidrojen atomunun bugünkü değerinin geriye gidilerek patlama anındaki değeri ile karşılaştırıldığında bulunan uyumluluk, fotonun proton ve nötronlara oranı, patlamadan hemen sonra şekillenen proton ve nötronun oranları arasındaki uyum, Büyük Patlama'yı destekleyen en önemli deliller olduğu savunulmuştur.


Büyük Patlama modeli birtakım soruları da birlikte getirmiştir. 2.74 K lik arka alan radyasyonu neden her taraftan aynı şiddette ve üniform şekilde alınmakta, galaksiler nasıl şekillendi, evrendeki madde miktarı nedir, evren genişlemeye ne süre devam edecek ve bir gün genişleme son bulup evren kendi içine çökmeye başlayacak mı, vs?


Bilimi insanlar yaptığına göre, ister istemez bazen de olsa bilimsel çalışmanın özelliklerine aykırı biçimde, kişisel görüşler ve egolar girmekte. Soruların sorusu, büyük soru “evren nasıl oluştu” sorusu da cevaplanırken bundan nasibini almıştır.


Bu konuda yazılan makaleler, kitaplar incelendiğinde temel olarak iki ana görüş var. Bunlar aslında bilimsel çalışmanın içinde dahil edilmemesi gereken dünyevi görüşlerde olsa, bilimde insanlar olarak yapıyoruz, zaten içgüdüsel bir soru bu ve maalesef bu ayrılıklar yaşanıyor.


Aslında şüpheci bakmak soru sormak adına muhteşem bir şey. Fakat acı olan hala bir sonuç olmaması. Evrensel bir doğruya ulaşamamış olmamız.


Bir tarafta gözlemsel ve teorik verileri birleştirip ortaya genişleyen evrenden yola çıkarak tekillikle başlayan Büyük Patlama modelini sunan bilim insanları, bir yanda ise diyalektik materyalist görüşü benimsemiş ve Büyük Patlamayı yaratılış efsanesine benzeterek kabul etmeyen bilim insanları var. Onlarında elinde kanıtlar yok değil.


Genelleme olarak söyleyecek olursak inanç çoğu zaman bilginin ve bilmenin önündedir. Çünkü inanç zahmetsizdir, kısaca düşünür yada düşünmez ve sadece inanırız. Ama bilmek emek ister, uğraşmak ister, aylar yıllar çalışmak, kafa patlatmak, sorgulama ister. Uyuyup uyanıp “erilir” belki ama bilgi sahibi olunmaz. Bu durum çoğunluk için olmasa bile, bilgiyi aktarmaya çalışan için zordur. Bilim insanı ancak bir TV programını sinirlenerek terk ederse reyting alır. Bu nedenle falcı cühela takımı ve din tacirleri dinlenir emek sarf etmeden ve sadece inanılır.Yanlış anlaşılmalara mahal vermeden açıklayalım ki inanmanın kötü olduğuna değil, sadece inanmanın kötülüğünden bahsediyoruz.


Bu nedenledir ki kara deliklerin yıldız evriminin doğal bir sonucu olması çok ilgi çekmese bile bu deliklerden galaksiler arası yolculuk yapılabilecek oluşu hatta başka evrenlere gidilmesi ilgi çekicidir.


Büyük patlama konusundaki şüphelerimiz de bir türlü azalmayacak gibi. Şişen balonlarla anlatılmaya çalışılan genişleyen evren canlandırması, ancak bir küre üzerinde hareket eden iki boyutlu canlılar kadar inandırıcı geliyor. Büyük patlamayı sanki tek kozmolojik modelmiş gibi sunulması ise rahatsızlığı arttırıcı diğer bir konu.


İnternette arama motorlarında yapılacak “why the big bang is wrong?” ya da “big bang's problems” sörfü bizi daha geniş evrenlere taşıyacaktır.


Fakat bunlar bir kenara şimdi biz tarafsız bir şekilde Büyük Patlamanın problemlerinden ve çözümü için sunulan modellerden bahsedeceğiz.


Büyük Patlama nedir, sürecinde ne oldu kısmına değinmek istemiyoruz. Zaten 1 dönemlik bu ders sürecinde edinilmiş bir bilgi olduğunu düşünerek hemen bu modelin problemlerine geçeceğiz.


2.Büyük Patlama Modelinin Problemleri


Büyük patlama modelini eksik bulanlar, şu soruları sormuşturlar.


Ufuk problemi: Kozmik mikrodalga arka alan ışıması çok isotropik. NEDEN?


Düzlük problemi: Büyük patlamaya yakın yoğunluk, Ω=1 e çok daha yakındır. (nükleosentezler sırasındaki sapma ~10-16) NEDEN?


Gizli parçacıklar problemi: Gözlenebilir magnetik tek kutuplu, (GUT'un varsayımlarına rağmen) gravitonlar ve diğer gizemli parçacıkların hiç biri gözlenememiştir. NEDEN?


Vakum enerjisi problemi: Vakumun (boşluğun) enerji yoğunluğu beklenen ve önceden hesaplanandan 10 120 kez küçüktür. NEDEN?


Genişleme problemi: Bu modele göre evren genişliyor. NEDEN?


Baryogenesis: Evrende gözlenebilen antimadde yok. NEDEN?


Yapısal biçim problemi: Standart Büyük patlama modeli, evrendeki kümeleşmeye bir açıklama getirememiştir. NEDEN?


Evren bugün gözlemlendiği kadarı ile, madde formunda yeterli enerji yoğunluğuna, kritik yoğunluğu sağlayacak kozmolojik bir sabite ve bundan dolayı uzay zamanda çok düşük bir geometrik eğriliğe sahiptir. Neredeyse düzdür.


Einstein denkleminin önceden söylediği gibi, maddeyle yada radyasyonla dolu, genişleyen bir evrendeki, düzlükten meydana gelen sapma, evren genişledikçe büyüyecektir.


Yani, erken zamanlardaki düzlükteki minik sapma şuan büyümüş olmalıydı. Eğer düzlükteki sapma şuan çok büyükse, Büyük Patlamanın başladığı dönemde ölçülemeyecek kadar küçük olmalıydı.


Öyleyse neden büyük patlama, ölçülemeyecek kadar küçük, düz uzaysal geometriden kaynaklı sapmalarla başladı? İşte bu Büyük Patlama kozmolojisinin düzlük problemidir.


Neden gökyüzünde birbiri ile etkileşimde olmayan alanlar, mikrodalga arka alan ışınımı madde ile etkileşimde olduğunda birbirine çok benzerdir? Bunun sebebi, evrenin fotonlar bize doğru yolculuk ederken genişliyor olmasıdır. Evrenin günümüzdeki gözlenebilir hacmi, genişlemeyen evrenden beklenilenden daha geniştir.


Hubble' a atfettiğimiz evrenin genişlemesi olayı, onun yaptığı bir gözlem hikâyesinden çıkmıştır.


Galaksilerin kırmızıya kaymasını ölçmüştür ve sözde demiştir ki tüm galaksiler bizden uzaklaşıyor demek ki evren genişliyor. Oysa kendi yazdığı bir makalesinde okuduğum kadarı ile bulduğu sonuçların, genişleyen evren modelinin aksine durağan evren modeli sonuçları ile daha çok uyuştuğudur. Kendi ağzından söyledikleri buyken biz genişleyen evren modelini anlatırken mutlaka Hubble'ı anarız.


Hubble, Sb türü gökadaların dolaysız olarak ölçülebilen iki niceliğini, fotoğrafik salt parlaklık (M pg ) ve tayf çizgilerindeki kırmızıya kaymaları (z), ölçmüş ve bu nicelikleri (M pg , z) grafiğine dökmüştür. 26 adet Sb türü gökada değerlerinin bir doğru ile temsil edilebileceğini göstermiştir. Hubble'ın ünlü “Realm of the Nebulae” adlı kitabında (M pg , z) grafiğinden yola çıkarak evrenin genişlediğine ilişkin herhangi bir saptama yok.


Kitabın her sayfasını defalarca dikkatlice okuduk. Hubble ilişkisinin evrenin genişlediğinin bir kanıtı olarak sunanlar Eddington ve Lemaitre'dır. Herikisi de dini bütün kişiler. Kozmik bir bulguyu tanrıya, “yaradılışa” bağlama çabası bu kişilerden gelmiştir. Hubble tam tersine, kitabının hemen hemen tüm sayfalarında, “Eğer kırmızıya kaymalar hız kökenliyse...”kuşkusunu dile getirmiştir. Daha önemli saptamasıysa, “Henüz teleskop sınırlarımızı tüketmedik. Bundan önce kozmolojik spekülasyonlar yapmayı doğru bulmuyorum” demiştir. Sonsuz sayıda gökadadan yalnızca 26 tane Sb türü gökadanın gösterdiği doğrusal ilişkiden yola çıkarak ve gözlenmemiş diğer gökadaların da aynı bağıntıya uyacağını beklemek bilimsel bir yaklaşım olamaz. Gerçekten de kuazarlar Hubble ilişkisine uymuyor. Eğer gözlenen her yeni gökada, kuazar, AGN doğrusal bir ilişki sergileseydi o zaman evrenin, uzayın genişlediğinden sözedilebilirdi. Bu konuda daha da vahimi, Halton Chip Arp'ın “Quasars Redshifts Controversies” adlı kitabında belirttiği gibi, Big Bang yanlısı kozmologlar, gözledikleri gökadaların ölçtükleri (M pg , z) değerleri doğrusal ilişkiye uymadığında o verileri grafiğe koymama yönünde.


Sorulardan da anlaşılacağı gibi Big Bang evren modeli gözlenenleri gözlenemeyenler cinsinden açıklama çabası içinde. Gökada dönme eğrilerinin Virial kuramından beklenen sonucu vermeyince önce “kayıp madde” (missing mass) dediler sonra buna yeni bir ad buldular: “Karanlık madde” (Dark matter). Evrenin %98 denlisi karanlık madde imiş! Karanlık maddeyi de ikiye ayırdılar: 1) Baryonik karanlık madde. Bu, parçacık fiziğinden bildiğimiz elektron, proton ve nötronun değişik kombinasyonlarından oluşan madde. Jüpiter benzeri dev gezegenler, kahverengi cüceler, ışığını algılayamadığımız gök cisimleri. İstatistiksel çalışmalar evrende bu tür nesnelerin sayısını kabaca verebiliyor. Bu değerlerle Virial kuramını hala sağlayamadıkları için ikinci tür maddeyi devreye soktular, 2) Baryonik olmayan karanlık madde. Bu tür maddenin ne doğası ne de baryonik maddeyle nasıl etkileştiği biliniyor. Evrenin %98 denlisi işte bu tür Baryonik olmayan karanlık maddeyle dolduruldu. Onlar da a) “Soğuk Karanluk Madde” (Cold Dark Matter), b) “Ilık Karanlık Madde” (Warm Dark Matter” ve c) “Sıcak Karanlık Madde” (Hot Dark Matter) olarak üçe ayrılıyor. Bu da yetmedi “Karanlık Enerji” uyduruldu. Bunlar, gözlenenleri gözlenemeyenler cinsinden açıklama çabası, tıpkı Batlamyus'un “epicycle”ları gibi!


Bu arada, Kozmik Mikrodalga Ardalan Işınımı Big Bang'in sarsılmaz beş sütunundan biri olarak sunuluyor. Yani henüz gözlenmeden önce varlığı Big Bang kuramınca öngörülmüş ışınım. Bu yıl Nobel ödülü bu ışınımdaki dalgalanmaları keşfeden George F. Smoot ve John C. Mather'e verildi. Bu iki bilim adamı ApJ Lett dergisindeki makalesinde, KMAI nin Enflasyon + CDM modeliyle tutarlı olduğunu savunuyor. Bugünkü fizik ne CDM ye ilişkin ne de Enflasyona ilişkin deney, gözlem yapabiliyor. Bilim, tanımı gereği gözlem ve deneylerle yapılan bir etkinliktir. Herkesin gözlem ve deneyine açık olmalıdır. Eğer “Enflasyon”, “CDM”, “Karanlık Enerji”, vb. salt usumuzdaki kavramlarsa, gözlem ve/veya deneye alınamıyorsa, bunlar temelinde yükselen modellere “Metafizik Araştırma Programları” denir. Big Bang böylesi bir program.


Jayant V. Narlikar ve T Padmanabhan, enflasyona ilişkin şu saptamayı yapıyorlar: “Kozmoloji yazınında sıkça iddia edildiğinin tersine enflasyonist modeller başlangıçtaki yoğunluk dalgalanmalarına ilişkin özgün bir öngörüde bulunamıyor. Enflasyon modelinin öngörü gücü yok. Bu nedenle biz bu makalede enflasyonu ‘Standart Kozmoloji'nin bir parçası olarak görmüyoruz” ....”Günümüzde enflasyon modelini destekleyebilecek bir gözlem olmadığı gibi, özgün ve gözlenebilecek bir öngörü de yok” (Ann. Rev. Astron Astrophys. 2001, 39: 211-48). Daha da ilginci, KMAI daki sıcaklık dalgalanmalarını keşfedip Nobel ödülü alan biliminsanlarının saptamalarının tersine, Narlikar ve Padmanabhan, “COBE nin algıladığı sinyaller enflasyonu doğrulamıyor” saptaması yapıyor. Dahası, “1990 lı yılların başında COBE, ilhamla oluşan W = 1 CDM enflasyon modelini açıkça yanlışladı. Ancak pratik kozmologlar COBE sonuçlarını enflasyon modelinin başarısı olark kutladılar ve modele daha çok serbest parametre eklediler, ‘kozmolojik sabit', ‘sıcak karanlık madde', ‘kaymış tayf', vb.”


Büyük Patlama'nın bilimsel değil, dinsel bir model olduğunu bu modeli kurup geliştirenler şöyle açıklıyor: “Büyük Patlama modeli yaradılışın çağımızdaki versiyonudur”. Nobel ödüllü George F. Smoot'a göre, “...MAI'daki sıcaklık dalgalanmaları kozmolojinin kutsal yemek masası ( Holy Grail – Hz. İsa'nın son yemekte kullandığı savunulan tabak, bardak vb. – ERP )” (George F. Smoot & Keay Davidson, Wrinkles in Time , William Marrow & co. Inc., NY, June 1993, p. 275).. Aynı yazar, aynı kitabında, Bulduğumuz sonuçların önemi neydi? Birçok örnek verdim ancak medya birini çok tuttu: “ Eğer inanıyorsanız, tanrıyı görmek gibi bir şeydir ”. Büyük Patlama kültürel bir ikon, yaradılışın bilimsel açıklaması ( agy , s. 289).


Kuramsal evrenbilimcilerin izlediği yol ise yukarıda değindiğimiz uniformitarian yöntemin tam tersidir. Bu nedenle bilimsel olmaktan çok söylencesel, dinsel ve metafiziktir, kısırdır. Büyük Patlama adlı söylencede zaman 15 milyar yıl ile kısıtlanır; zamana bir başlangıç biçilir! Sonra merdivenin “ilk” basamağından başlayıp günümüze doğru gelmeye çalışılır. Platocu evrenbilimcilerin zaman yolculuğunda önünüze bir dizi “mitolojik kahraman” çıkar: sahte vakum, negatif basınç, stringler, tüm renk ve lezzetleriyle baryonik olmayan karanlık madde, vb. Oysa ki bilim, tanımı gereği algılayabildiği, ölçebildiği niceliklerle ilgilenir, hayaletlerle değil.


3.Enflasyon “Şişme” Teorisi


Büyük Patlama modelinin sorunlardan kurtulmak için Amerikalı fizikçi Alan Guth şişen evren teorisini geliştirmiştir. Bu teoriye göre, sıcaklık o denli hızla düşmüştür ki, farklı alanların ayrışması için yada farklı taneciklerin oluşması için hiç zaman kalmamıştır. Farklılaşma ancak daha sonraları, evren daha da genişlediğinde meydana gelmiştir. Büyük patlamanın en son versiyonu budur.


Bu versiyon, büyük patlama anında evrenin, her 10–35 saniyede büyüklüğünü ikiye katladığı üstel bir genişlemeden geçtiğini iddia etmektedir. Standart modelin daha eski versiyonları tüm evreni bir greyfurt boyutuna sıkıştırılmış olarak kabul ederken, Guth daha iyisini yapmıştır. O, evrenin bir greyfurt gibi başlamadığını, bir hidrojen atomu çekirdeğinden milyarlarca kez daha küçük olabileceğini hesaplamıştır. Bu takdirde, ilk hacminin 1090 katı bir büyüklüğe erişene kadar inanılmaz bir hızla, saniyede 300.000 kilometre olan ışık hızından defalarca kat fazla genişleyebilirdi.


Guth'a göre, bu maddenin hepsi tek bir protondan daha küçük bir yerde yoğunlaşmış durumundadır. Madde, saniyenin trilyonda birinin trilyonda birinin trilyonda birinin milyarda biri kadar bir sürede, trilyon kere trilyon kere trilyon derece sıcaklığındayken, sadece tek bir alan ve sadece bir çeşit tanecik etkileşimi vardır. Evren genişleyip sıcaklık düştükçe, farklı alanların, ilk basitlik durumundan yoğunlaşmış olduğu farz edilir.


Böylesi eşi benzeri görülmemiş bir genişlemeyi harekete geçirecek enerjinin nereden geldiği sorunu ortaya çıkmaktadır. Bu bilmeceyi çözmek için Guth, bazı teorik fizikçiler tarafından varlığı öngörülen, ancak en küçük bir deneysel kanıta bile sahip olmayan, her yerde ve her zaman hazır bulunduğu varsayılan bir kuvvet alanına, Higgs alanına başvurmuştur.


Yeni yıla girmemize sayılı günler kala, 2007'nin Higgs alanı hakkında gözlemsel kanıt elde edilebilecek bir yıl olmasını temenni ediyorum.


Öte yandan daha da ileri gidip, bildiğimiz tüm fizik kanunlarının çökmesi bile, bir hüsran olacak gibi görünse de, evrenin sırlarını çözmek adına doğruya ulaşmada atılmış bir adım olacağı için, bize müthiş bir haz verecektir. Bu yüzden 2007 için olan temennimizi bu boyuta taşıyoruz


4.Kaynaklar


Standard Cosmology And Alternatives: A Critical Appraisal, Jayant V. Narlikar and T. Padmanabhan, Astronomy and Astrophysics.


Non-cosmological Redshifts of pectral Lines, Emil Wolf, Astronomy and Astrophysics


Shifts Of Spectral Lines Caused By Scaterring From Fluctuating Random Media, Daniel F. V James, Malcolm P. Savedoff, Emil Wolf. The Astrophysical Journal




Çalışmamın hazırlık sürecinde kaynaklarını ve fikirlerini paylaştığı için Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü'ye teşşekür ediyorum.

KUYRUKLUYILDIZLAR ve TEMPEL-1 MACERASI(Nazlı Derya Dağtekin yazısı)

Nazlı Derya Dağtekin
Erciyes Üniversitesi
Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü

30 Haziran 1908'de Sibirya'da gizemli, korkunç bir patlama oldu. İngiliz gözlemevleri 3600 km uzakta beklenmedik bir hava basıncı dalgası kaydettiler. 500 km uzaktan yoğun bir bulut görüldü. Bu patlamanın nedeni uzaydan gelip yer atmosferine hızla giren bilinmeyen bir cisimdi. Büyük bir olasılıkla bu cisim gezegenler arasında dolaşan kalıntı bir gökcismiydi.

Bu kalıntı kuyrukluyıldızlar veya asteroitlerden kopmuş küçük göktaşlarından olabilir. Kuyrukluyıldızlar birkaç kilometre çapında buz yapılı küçük cisimlerdir. Asteroitler ise çapları birkaç yüz metreden 1000 km ye kadar değişen kaya-metalik yapılı küçük cisimlerdir. Göktaşları ise bunlardan kopmuş çok küçük cisimlerdir. Bu cisimlerin bazıları gezegen benzeri yapılardır. Bunların yörüngeleri hemen hemen daireseldir. Güneş sistemi düzleminde ileri doğru hareket ederler. Diğerleri çok farklı yörüngelere sahiptirler. Güneş sistemi düzlemiyle büyük eğim yapacak şekilde, eliptik yörüngelerde geriye doğru hareket ederler. Yer ve diğer gezegenlerin yörüngeleri bu cisimlerin yörüngeleri ile kesiştiği zaman cisimler gezegen ile çarpışır. Bu durum kuyrukluyıldızlar ve asteroitler gibi büyük cisimler için çok seyrek görünmesine rağmen, göktaşları gibi küçük cisimler için çok daha sıklıkla olur. Bu cisimler Yer ile çarpıştığı zaman atmosfer içine girerler ve sürtünmeden dolayı ısınarak yanarlar.

i ) KUYRUKLUYILDIZ NEDİR?

Gökyüzünün en görkemli küçük cisimleri kuyrukluyıldızlardır. Yörüngelerinde hareket ederken güneş sisteminin iç bölgelerine ve özellikle Yer' e yaklaştıklarında uzun kuyrukları, gökyüzünün büyük bir bölümünü kapsar, gökyüzünde yıldızlar arasında sürükleniyormuş gibi yer değiştirirler.

İnsanlar kuyrukluyıldızlardan çok etkilenmişlerdir. Astronomlar, yazarlar, ne olup olmadığını bilmeyen tüm insanlar…

İ.Ö. 467 yılında ilk kayıtlı gözlemler yapılsa da günümüzde bilinçsiz insanların yaptığı bir çok yanlış vardır. Nisan 1997' de tüm dünya 39 kişilik bir grup insanın yaşadıkları evde ABD tarihinin en büyük kitlesel intiharını öğrenerek şaşırttı. Görünürde zeki bu insanları, liderleri Marshall Herff Applewhite, Hale-Bopp kuyrukluyıldızını izleyen uzaylılar tarafından yönetilen devasa bir uzay gemisinin varlığına inandırmıştı.Yaşamak için tek şanslarının bu gezegeni terk etmek olduğunu düşünen bu 39 insan intihar ettiler ve geriye bize Hale-Bopp' un güzelliğini izlemek kaldı.

Şimdi kuyrukluyıldızların yapılarından bahsetmek istiyorum.

Kuyrukluyıldızlar beş kısımdan oluşur. Bunlar “çekirdek (nucleus), baş bölgesi (coma), hidrojen zarfı (hydrogen envelope), iyon kuyruk (ion tail), toz kuyruk (dust tail)”

Bir teleskopla bakıldığında baş bölgesinin merkezinde yıldız benzeri parlak bir ışık yoğunlaşması görülür. Bu parlak yoğunlaşmanın merkezinde kuyrukluyıldızın çekirdeği vardır. Burası kuyrukluyıldızın katı bölgesidir. Boyutları gezegenler veya uydular ile karşılaştırıldığında çok küçük kalmaktadır.

Astronomlar kuyrukluyıldızların bir atmosferik olay olmadığını gördükten sonra “kuyrukluyıldız çekirdeklerinin yapısı nedir? “ sorusuna yanıt aradılar.

Yanıt iki büyük aşamada geldi. Birincisi 1950'li yıllarda Fred WHIPPLE' den di. Kuyrukluyıldız çekirdeklerinin buz ve toz parçacıklarından oluşmuş katı cisimler olduğunu buldu. Buna kirli buz dağı modeli adı verildi. Bu modele ilişkin delil çekirdekten kuyruğa çıkan gaz akıntılardan edinildi. Baş bölgesini ve kuyrukları oluşturan gaz ve toz yapı ise çekirdekten salınan maddedir. Çekirdek iç güneş sistemine doğru hareket ettikçe güneş ışınları onu ısıtır. Buz uzay boşluğunda eriyerek sıvı hale gelemeden doğrudan gaza dönüşür. Buzdan gaza olan bu doğrudan değişmeye süblimleşme denir.

Gaz içinde karbon (C), hidrojen (H), oksijen (O) atomları, azot (N 2 ), karbondioksit (CO 2 ) iyonları, CH3CN gibi organik moleküller ve diğer bileşikler vardır. Whipple bu gibi atom, iyon ve moleküllerin dış güneş sisteminde bulunan H2O, CO2, CH4 ve NH3 gibi buzların gaza dönüşmüş türleri olduğunu gösterdi. Böylece kuyrukta bulunan tozlarda çekirdekteki buzlardan arta kalanlar olmalıydı.

Kuyrukluyıldızların çekirdeklerini anlamada ikinci adım onlardan birinin ziyaret edilmesiydi. 1986 yılında Halley kuyrukluyıldızı iç güneş sistemine doğru yaklaşırken beş uzay aracı ona doğru yollandı. Avrupalıların gönderdiği GIOTTO (Halley kuyrukluyıldızının ilk resmini yapan İtalyan ressamın adı) uydusu kuyrukluyıldıza 600km kadar yaklaştı. Giotto' nun çektiği fotoğraflar Halley'in 15x8 km boyutlarında siyah renkli, kabuklu fıstık şeklinde bir çekirdeği olduğunu ortaya koyuyordu.

Çekirdekten çıkan gaz ve toz kuyruğu oluştururken 1AB' den daha uzaklara kadar yayılabilir. Güneş rüzgarlarının etkisinde kalan bu kuyruk, kuyrukluyıldızın Güneş'e doğru yaklaştıkça kuyrukluyıldızın arkasında, uzaklaştıkça önünde kalır.

Tıpkı uzun saçlı birinin kuvvetli rüzgarda saçlarının aldığı biçim gibi gözünüzde canlandırabilirsiniz. Rüzgarın estiği yöne doğru giden kişinin saçları arkaya doğru uçarken, rüzgarın estiği yönle aynı yönde yürüyen kişinin saçları öne doğru uçuşur.

ii ) KUYRUKLUYILDIZLARIN YÖRÜNGESİ

İngiliz Astronom Edmund HALLEY 1704 yılında yeni geliştirdiği bir yöntemle kuyrukluyıldızların Güneş etrafında uzun ve eliptik yörüngelerini buldu ve bazı kuyrukluyıldızları yeniden gözledi. HALLEY, 1456,1531, 1607 ve 1682 yıllarında görülen dört kuyrukluyıldızın aynı yörüngeye sahip olduğunu buldu ve dönemi yaklaşık 75 yıl olarak hesapladı. HALLEY bu görüntülerin aynı kuyrukluyıldıza ait olduğunu dönemde görülen küçük düzensizliklere Jüpiter gibi büyük gezegenlerin çekim kuvvetlerinin neden olduğunu açıkladı. HALLEY bu cismin 1758 yılında tekrar görüleceğini tahmin etti ve bu yılda tam da Christmas gecesi görülen bu kuyrukluyıldıza “HALLEY KUYRUKLUYILDIZI” adı verildi. HALLEY kuyrukluyıldızının 1910 yılındaki geçişi çok ses getirdi. Çünkü Yer onun kuyruğu arasından geçti. Ne yazık ki böyle görkemli görülen yıldızların sayısı çok azdır. Sönük olanların sayısı ise fazladır ve sadece teleskoplarla görülebilirler.

Kuyruklu yıldızlar Güneş sisteminin dışından bir hiperbolik yani açık bir yörünge izleyerek Güneş'e çok değişik yönlerden yaklaşırlar yani yörüngelerinin tutulum düzleminde olma koşulu yoktur. Bunlara aniden görülen cisimler denir. Ne zaman ortaya çıkacakları bilinmez. Bir bölümü de Güneş sistemine bu şekilde girdikten sonra büyük gezegenlerin çekim etkisi ile yörüngelerini değiştirerek kapalı elips yörüngelerde dolaşmaya başlarlar ve güneş sisteminin içinde kalırlar. Bunlara da dönemsel kuyrukluyıldızlar denir ve ne zaman görülecekleri kesin olarak bilinir.

iii ) KUYRUKLU YILDIZLARIN KÖKENİ

Kuyruklu yıldızların kökenini açıklayan en önemli adım Danimarkalı astronom olan OORT 'un 1950'li yıllarda yaptığı çalışmaydı. OORT kuyruklu yıldız yörüngelerinin istatistik dağılımı üzerine çalıştı ve onların yaşamlarının büyük bir kısmını Güneşten 50.000 AB uzakta geçirdiklerini buldu. Zaten daha sonra Güneş Sistemi'ni çevreleyen bu oluşum yerine OORT BULUTU adı verildi. Bu bulut milyarlarca yıldız içinde Güneşten çok uzakta bulunan bu kuyruklu yıldızlar Güneşin olduğu kadar diğer yakın yıldızlarında çekim kuvvetleri altında kalırlar. Kepler ve Newton'un yasalarına göre yörüngeleri üstünde yavaşça sürüklenir ve yakın yıldızların çekim kuvvetleri tarafından kararsızlığa uğrayarak iç güneş sistemine doğru harekete geçerler. Güneş yakınında yeterince bir uzaklığa gelene kadar gözlenemezler. Ancak, onlar ısınıp gaz saldıktan ve kuyruk oluşturduktan sonra fark edilebilirler. Güneş'ten uzaklaştıklarında tekrar soğuk, başsız ve kuyruksuz cisimler olurlar.

Oort bulutu, kuyrukluyıldızlar için yalnız bir toplanma yeridir. Onların kökenine ilişkin önemli soru ise bunların Oort bulutuna nasıl geldiğidir. Bazılarına göre Pluto' nun ötesinde Oort bulutunun iç kenarında bir gezegen oluşturamayan materyaldir. Fakat bunların çoğunun dış güneş sistemindeki dev gezegenlerin arasında oluştuğuna inanılmaktadır. Bu soğuk bölgedeki buzlu cisimler 1, 10 ve 20 km çaplı kuyrukluyıldızlardır. Uranüs gibi dev bir gezegen, kuyrukluyıldızın yörüngesini çekimden dolayı bozar. Hatta kuyrukluyıldız gezegenin yakınından geçerken yörüngesi değişmeli ve Pioneer ve Voyager uzay araçlarında olduğu gibi güneş sisteminin dışına fırlatılmalıdır. Bu yüzden kuyrukluyıldızlar gezegenlerin yapı taşları olarak görülürler. Çünkü bunlar soğuk Oort bulutu bölgesindeki derin dondurulmuş ilkel buzlu cisimlerdir ve ilkel güneş sistemi materyalinin incelenmesini sağlarlar.

Kuyrukluyıldızlara, onu keşfedenin veya keşfedenlerin adları verilmektedir. Amatör astronomların en çok uğraş verdiği bir araştırma alanıdır. Yılda yaklaşık 20-30 kuyrukluyıldız keşfedilmektedir. Bu keşiflerde amatör gök bilimcilerin katkısı oldukça fazladır. Kuyrukluyıldızlar Güneş'e yaklaştıkça parlaklıkları arttığından, amatör astronomlar bir kuyrukluyıldız keşfedebilmek için sabahleyin Güneş doğmadan önce doğu, akşam vakti Güneş battıktan sonra ise batı ufkunu uzun süre dürbünle tararlar. Bu zor gözlem tekniğinin yanında ayrıca bilgiye de ihtiyaç vardır. Taradıkları bölgelerdeki cisimleri ezbere bilmeleri gerekmektedir.

iv) TEMPEL-1 MACERASI

Her fırsatta söylediğim bir şey vardır. İnsanın kendi içindeki sorgulamaları, pozitif bilimlerin uğraşları, yazılan denklemler, yapılan gözlemler hep bir amaç taşıyor. İnsanın içgüdüsel bir davranışı olan evreni keşfetme isteği ve çabası.

Bu yolda atılan bir adım maalesef yine Amerika'dan geldi. Delta 2 roketi ile Florida Cape Canaveral Üssü'nden Ocak 2005'te yola çıkan Deep Impact, Mars ile Jüpiter arasında bulunan Tempel-1 kuyrukluyıldızına yaklaşarak, ABD'nin 229. Ulusal Bağımsızlık Bayramı'nı kutlandığı 4 temmuz günü bakır bir mermi sapladı.

Bir önceki bölümde de anlattığım gibi, kuyrukluyıldızlar bizlere ilkel güneş sistemi ve daha da geniş bakarsak evrenin materyalinin incelenmesini sağlarlar. Deep Impact projesi sayesinde de kuyrukluyıldızların iç formülü ilk kez çözülme yoluna girecek ve böylece Tempel-1 ‘den alınan bilgiler astrofizik için çok yarar sağlayacak.

Bu projenin temelinde kuyrukluyıldızların yapısının anlaşılması, Güneş Sistemi'nin oluşum dönemlerindeki maddelerin tanınması, dünya oluşumunda kuyrukluyıldızların çarpmalarının etkisi ve dünyamıza çarpabilecek kuyrukluyıldızları uzayda etkisiz hale getirme yolarının araştırılması var. Deep Impact projesinin müfettişi olan Prof. Dr. Michael A. Hearn, kuyrukluyıldızların su sağlamaları sebebi ile çarpmalardan dünya üzerindeki yaşamın başlamasını araştırdıklarını belirtmiş.

Tempel-1 kuyrukluyıldızı, Alman astronom Ernst Wilhelm Leberecht Tempel tarafından 1867' de bulundu. Tempel-1 20 yılda bir yer yakınından geçiyor.

Bu proje sayesinde ilk defa kuyrukluyıldızlar bire bir üzerlerinde incelenecek. Deep Impact, 372 kg. lık bir mermiyi 4 temmuzda kendinden ayırıp saatte 37 bin km. hızla Tempel-1'e sapladı. Kuyrukluyıldıza atılan mermi hazırlanırken özellikle bakır tercih edilmiş. Çünkü bu maddenin kuyrukluyıldızın zemin özellikleri ile karışmayacak olmasıymış. Atılan mermi sayesinde Tempel-1'in çekirdeğinde yaklaşık 50 m. derinliğinde, 200m. genişliğinde bir krater açıldı. Çarpışma anına kadar mermiye yerleştirilen kamera ile görüntüler alındı. Çarpışma anı ise Deep Impact aracında bulunan kameralar, Hubble, Chandra ve Spitzer gibi uzay teleskopları ve yerdeki gözlemciler trafından teleskoplar ile görüntülendi.

Proje için çalışmalar devam etmekte. NASA'ya göre çalışmalar yıllarcada sürebilir. Bu projede en önemli amaç kuyrukluyıldızın çekirdeğinden elde edilen malzemenin analiz edilmesi. Gelişmeleri izleyebileceğiniz internet siteleri:


Fotograf ile ilgili kurumlar

FOTOGRAF DERNEKLERI

AFAD Adana Fotograf amatörleri Dernegi
afad@afad.org.tr
Adres: Ziyapasa mhl.25.sokak Saadet apt.alti no.27-28 01140 Seyhan Adana
Yazisma Adresi : PK.1322 Gar 01120 Adana
Tel: 0322 458 42 24 Fax: 0322 458 43 21

AFSAD Ankara Fotograf Sanatçilari Dernegi
afsad@afsad.org.tr
Adres : Büklüm Sokak 22/11 Kavaklidere Ankara
Yazisma Adresi : PK.830 06640 Kizilay Ankara
Tel: 0312 417 21 15-0312 417 21 16 Fax: 0533 738 82 08
ANFAD
Antalya Fotograf ve Sinema Amatorleri Dernegi

info@anfad.org
Adres : Tahilpazari mhl.467.sokak Süleyman Melli ishani no.25 07001 Antalya
Yazisma Adresi : PK. 588 07001 Antalya 0242 242 09 94
Tel: 0242237 79 11
BANFAD Bandirma Fotograf Amatorleri Dernegi
banfad@hotmail.com
Yazisma Adresi : Hal cad no.8/1 10200 Bandirma
Tel: 0266 718 86 40 Fax: 0266 714 97 60
BASAF Balikesir Sanat Fotografcilari Dernegi
boztunc@ttnet.net.tr
Adres : Dumlupinar mhl. Ulus sokak no.3 10100 Balikesir
Yazisma Adresi :
Altug Oymak Eski Kuyumcular mhl. Mekik sokak 12/2 10100
Tel:
0266 241 57 14
BUFSAD Bursa Fotograf Sanatçilari Dernegi
info@bufsad.org
Adres : Sekerhoca mhl.Maksem cad.Beysel ishani K.4 No.2/8 Bursa
Tel: 0224 225 51 50
ÇAFD Çanakkale Amatör Fotografçilar Dernegi
fotografdernegi@yahoo.com
Yazisma Adresi : Irfan ERDEM 18 Mart Telekom Md.lügü 17115 Çanakkale
Tel: 0286 555 30 20
EFOS Erciyes Fotograf ve Sinema Amatörleri Dernegi
karakaya@erciyes.edu.tr
Yazisma Adresi : Erkan Eczanesi Atatürk Bulv. Ölçüm apt 116/B 38010 Kayseri
Tel: 0352 437 49 01/23007 Fax: 0352 437 52 85
E-FOT Edirne Fotograf Sanati Dernegi
hicri21@yahoo.com
Adres : Maarif cad.no.20 Kaleiçi 22100 Edirne
Yazisma Adresi : PK.59 22100 Edirne
Tel: 0284 212 40 20 Fax: 0284 212 20 45
EFSAD Eskisehir Fotograf Sanati Dernegi
efsad@eso-es.net
Adres : Cengiz Topel cad. No.167 Eskisehir
Yazisma Adresi : Cengiz Topel cad. No.167 Eskisehir
Tel: 0222 330 47 77
FOTOFORUM Trabzon Fotograf Sanati Dernegi
fotoforum61@hotmail.com
fotoforum@ttnet.net.tr
Adres : Kunduracilar cad.Nese sokak no.1 k.2 61200 Trabzon
Yazisma Adresi : PK.73 61001 Trabzon
Tel: 0462 326 51 72
FOTOGEN Fotograf Sanati Dernegi
alibalki@bischoffroja.com
Adres : Istiklal Cad. Tütüncü Çikmazi No.4 Beyoglu Istanbul
Yazisma Adresi : Istiklal Cad. Tütüncü Çikmazi No.4 Beyoglu Istanbul
Tel: 0212 746 51 15
FSK Fotograf Sanati Kurumu
fsk@fsk.org.tr
Adres : Fevzi Çakmak Sokak No:22/2 Kizilay ANKARA
Yazisma Adresi : PK.168 06582 Bakanliklar Ankara
Tel: 0312 230 46 16 Fax: 0312 229 47 17
GAFSAD Gaziantep Fotograf Sanatçilari Dernegi
gafsad@hotmail.com

Adres : Çinarli Parki içi 27010 Sahinbey Gaziantep
Yazisma Adresi : PK.222 27010 Çarsi Gaziantep
Tel: 0342 230 38 94 - 0342 230 50 13 Fax: 0342 234 22 27
MFD Mersin Fotograf Dernegi
ifad@bigfoot.com

Adres : Güvenevler mhl.1910 sokak Açikgöz apt. no.15 31140 Mersin
Yazisma Adresi : PK.64 Mersin
Tel: 0324 328 75 61
IFOD Izmir Fotograf Sanati Dernegi
ifod@ifod.org
ifod@hotmail.com
Adres : 1453. Sokak(Gazi Kadinlar Sokagi) Antalya Apt.16/2 35220 Alsancak Izmir
Yazisma Adresi : PK.316 35212 Pasaport Izmir
Tel: 0232 464 32 12
IFSAK Istanbul Fotograf ve Sinema Amatörleri Dernegi
iletisim@ifsak.org
Adres : Istiklal cad. Ayhan Isik Sokak 34/2 80060 Beyoglu Istanbul
Yazisma Adresi : PK.272 80060 Beyoglu Istanbul
Tel: 0212 292 42 01-0212 292 18 07 Fax: 0212 252 44 61
KASK Kocaeli Fotograf Sanati Dernegi
kocaelikask@yahoo.com
Adres : Inönü cad. Cumhuriyet Parki içi 4101 Izmit
Yazisma Adresi : PK.69 4101 Izmit 0262 323 92 43
KONFAD Konya Fotograf Amatörleri Dernegi
konfad@hotmail.com
Adres : Sadrettin Konevi mhl.Turgutoglu sokak Ünalacak apt. kat:19/1 Meram Konya
Yazisma Adresi : PK.42 42200 Konya
Tel: 0332 352 08 20-0332 350 32 33 Fax: 0332 353 37 33
OFSAD Ordu Fotograf Sanatçilari Dernegi
berrinbas@ixir.com
Adres : Sarkiye mhl. Fatmahatun sokak 33/50 52100 Ordu
Yazisma Adresi : PK.49 52001 Ordu
Tel: 0452 225 53 48 Fax: 0452 223 08 54
SIFAD Sinop Fotograf Amatörleri Dernegi
sifad@mailcity.com
Yazisma Adresi : Sakarya cad.no.12/B 57100 Sinop
Tel: 0368 261 38 23 Fax: 0368 261 18 86
ZEYFOD Zeytinli Fotograf Amatörleri Dernegi
ibrahimelman@hotmail.com
Adres : Küçükcami mhl.Mithatkemal cad.2/3 Zeytinli- Edremit
Yazisma Adresi : Küçükcami mhl.Mithatkemal cad.2/3 Zeytinli- Edremit
Tel: 0266 432 22 41
FAYDALI SITELER

Fotografla ilgili Topluluk ve Organizasyonlar

Foto Muhabirleri Dernegi
Ankara Fotograf Grubu
Fotograf Galerileri ve dergileri
http://www.pozitifnegatif.com
http://www.e-galeri.net
http://www.fotograf.net
http://www.kameraarkasi.org
http://www.fotografya.net
http://www.fotografya.gen.tr
http://www.tr-fotografmuzesi.org
POZITIF&NEGATIF
E-GALERÝ.NET
FOTOGRAF.NET
KAMERA ARKASI
FOTOGRAFYA.NET
FOTOGRAFYA
FOTOÐGRAF MÜZESI-BALIKESIR

Fotograf malzemeleri ile ilgili siteler
http://www.nikon.com
http://www.nikon.com.tr
http://www.agfanet.com
http://www.fujifilm.com
http://www.olympus.com
http://wwwtr.kodak.com
ttp://www.kodak.com
http://www.image.com
http://www.firatcolor.com
NIKON
NIKON Türkiye
AGFA
FUJI
OLMPUS
KODAK Türkiye
KODAK
SONY
FIRAT COLOR
Birçok fotograf marka ve modeli bulunabilecek siteler
http://www.aaacamera.com
http://www.connscameras.ie
http://www.photoworld.com
http://www.10-best-camera-equipment.com
http://www.photography.com
AAACAMERA.COM
CONNS CAMERAS
PETE'S PHOTO WORLD
CAMERA EQUIPMENT
PHOTOGRAPHY.COM
Fotografla Ilgili Yabanci Siteler
http://www.aperture.org
http://www.acp.au.com
http://www.dhm.de
http://www.webplaza.pt.lu/public/suyswill/FIAP.htm
http://www.galerie-nieser.de
http://www.getty.edu
http://www.art.uiuc.edu
http://www.kargah.com
http://www.lifemag.com
http://www.masters-of-photography.com
http://www.museumofnewmexico.org
http://www.nationalgeographic.com
http://www.photography.about.com
http://www.ocaiw.com
http://www.onlinephotography.com
http://www.pdn-pix.com
http://www.visapourlimage.com
http://www.photoinsider.com
http://www.tfaoi.com
http://www.psa-photo.org
http://www.rip-arles.org
http://www.smb.spk-berlin.de
http://www.sipa.com
http://www.taschen.com
http://www.npg.si.edu
http://www.thamesandhudson.com
http://www.mbam.qc.ca
http://www.artsmia.org
http://www.webshots.com
http://www.zonezero.com
http://www.fakeorfoto.com
http://www.pce.lu
http://www.dominicpote.co.uk
http://www1.photosig.com
http://www.photoeye.com
http://www.naturephotographers.net
http://www.naturephotographers.net/links.html
http://www.sksl.net
http://www.saunalahti.fi/maisep
http://www.sksl.net/jasenseurat
http://www.kameraseura.com
http://yhdistykset.vlk.fi/kameraseura74
http://www.inspiraatio2001.fi
http://www.loviisankameraseura.cjb.net
http://www.kpnet.com/kks
http://gamma.nic.fi/~kks
http://netti.nic.fi/~jfk
http://yhdistykset.etela-karjala.fi/ikameras
http://cameraclub.kajaani.net
http://www.WomenInPhotography.org

APERTURE
AUSTRALIAN CENTER OF PHOTOGRAPHY
GERMAN GISTORICAL MUSEUM
FIAP - Federation Internationale De L'art Photographique
FOTO/WERKSTADT
GETTY THE COLLECTIONS
HISTORY OF PHOTOGRAPHY
KARGAH
LIFE MAGAZINE
MASTERS OF PHOTOGRAPHY
MUSEUM OF NEW MEXICO
NATIONAL GEOGRAPHIC
NOTABLE PHOTOGRAPHERS
OCAIW
ONLINE PHOTOGRAPHY
PDN LEGENDS ON LINE
PERPIGNAN FESTIVAL INTERNATIONAL DU PHOTOJOURNALISME
PHOTO INSIDER
PORTLAND MUSEUM OF ART
PSA - Photographic Society of America
RENCONTRES INTERNATIONALES DE LA PHOTOGRAPHIE ARLES
SAATLICHE MUSEEN ZU BERLIN
SIPA PRESS
TASCHEN
NATIONAL POTRAIT GALLERY
THAMES&HUDSON
THE CANADA COUNCIL FOR THE ARTS
THE MINNEAPOLIS INSTITUE OF ARTS
WEBSHOTS
ZONE ZERO
IS IT FAKE OR PHOTO
PHOTO CLUB
D o m i n i c P o t e P h o t o g r a p h y
PHOTO SIG
PHOTO-EYE
NATURE PHOTOGRAPHERS
NATURE PHOTOGRAPHERS
FINLANDIYA FEDERASYONU

Ayakizi kimdir nedir?

AYAKİZİ NEDİR NE YAPAR



Merhaba Değerli Ayakizi Grubu Dostlarımız...

Teknolojinin doğaya kafa tutuşu, doğayı bilinçsizce yok etme çabalarına karşın güzel taraflarıda var...Ve bunların en güzeli de iletişim ortamını sağlayabilmesi .


20 TEMMUZ 2002 yılında yakın çevre ilişkileri ile kurulan Ayakizi Gezi Grubu; zamanla yeni dostlukların, yeni arkadaşlıkların kurulması ile bu günkü halini aldı. Yaklaşık olarak; tanıdığımız, etkinliklerde birlikte olduğumuz 1700 civarında üyemiz var. Ve bu üye dostlarımızın da kendi çevrelerinde arkadaşlıkları var. Hal böyle olunca da herhangi bir durumda ulaşabildiğimiz dostlarımızın sayısı 5-6 bin kişye kadar çıkabiliyor. Ve doğal olarak bu sayı, bu oluşum bizlere çok ciddi bir sorumluluklar yüklüyor.


Çünkü genel olarak grubumuzun karakteristik özellikleri; sosyal, kendine zaman ayıran , sanatla ilgilenen yada sanatsal etkinliklere katılmaya çalışan, çevreye-doğaya, yaşadığımız coğrafyanın kültürel değerlerine zenginlik olarak bakan, insan ve doğa sevgisini ön planda tutan bir yapıya sahiptir. Bizlerin de bunun bilincinde olarak bu içeriğe uygun etkinlikler yapmamız ve bu doğrultuda hareket etmemiz gerekiyor. Aslında hepimiz genel olarak aynı düşünceleri paylaştığımız için bu konuda kendimizi fazla zorlamamız gerekmiyor.


Önceleri Yahoogroups'da kurduğumuz ayakizi@yahoogroups.com mail listimizde ağırlıklı olarak, bu tür etkinliliklerden ve bazende çok acil olması durumunda kan ihtiyacı veya eleman arayan dostlarımıza yine içimizden birilerinin başvurmaları amacıyla çok az da olsa eleman ilanlarına yer verdik.


Ancak sonrasında ayakizi@yahoogroups.com e-posta listesi bizlere yetmemeye başladı, Dostlarımıza etkinlikler sonrası görsel ziyafet çekmek istedik, Duyuruları, etkinlikleri, fotoğrafları, ekran koruyucuları, duvar kağıtları elimizde ne varsa dostlarımızla paylaşmak istedik.


Bunun bir yolu vardı...web sayfası..!


Web sayfası hazırlamakta elimizden gelen birşeydi ve neden olmasın dedik. Sayfamızı 2003 yılında portal yapısı içinde kurduk, ancak bu dönemde bir türlü randımana ulaşamadık ve sitemiz belli dönemlerde kapanıp açılmak durumunda kaldı. Biz buna olgunlaşma dönemi diyoruz...


Şimdilerde önceleri; http://www.ayakizi.org olan site alan adımız sonradan http://www.ayakizi.web.tr olarak yayın hayatına devam etmeye başladı.


Bu arada eski siteyi bilen dostlarımız http://www.ayakizi.org sitesine bağlandıklarında yine www. ayakizi.web. tr ye otomatik yönlendirildiler.


Artık http://www.ayakizi.web.tr olarak sizlerin sesiniz ve duygularınız olarak sürekli yayında olacağız.


Böyle bir ortamda web sitemizde grubumuzu ilgilendirecek; haber, duyuru, sanatsal etkinlikler, kültür, mitoloji, astronomi, komik, fotoğraf, vs. konularda hazırladığınız yazılar bize ulaşması halinde yayınlanacaktır. Bu yazıları hazırlarken ve gönderirken başta söylediğimiz ilkeler ve tüm grubu ilgilendirebilecek konulardan seçilmesi ilgili yazıların yayınlanabilmesi için bir zorunluluktur.


Ancak kabul edersinizki bu sadece Ercan ASLAN ve Haşim AĞCA'nın altından kalkabilecekleri bir şey değildir. Bu siteye bütün Ayakizi grup üyelerinin zamanı, olanakları ve bilgi birikimi ölçüsünde; haber, duyuru, etkinlik anlamında katkı yapması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için her üyemiz sayfamızın haber ekle kısmından haber ekleyebilecek ve onaylandıktan sonra yayınlanacaktır. Ayrıca editörlük sistemi de işler hale getirilecektir. Bu konuda da sizlerden destek bekliyoruz. İlgi duyduğunuz alanlarla ilgili tüm grup üyelerini ilgilendirebilecek konularda sizlerin desteğini bekliyoruz. Sitemiz içeriklerine uygun; konusunda uzman; arkeolog, sanat sever, astronom, sanatçı, güncel olayları ve haberleri izleyen dostlarımızdan yazı ve ve destek konusunda istemlerimiz olacaktır. Ama herşeyden önemlisi sizlerin birer grup üyesi olarak; ilginç ve ruhumuza uygun yazıları hazırlayarak bizlere haber ekle veya bize yazın linkinden ulaşmanız halinde biz de sizlerin bu değerli çalışmalarını yayınlama olanağına erişeceğiz.


Bu bizlerin birlikteliğini daha da arttıracak, dostluk ilişkilerimizi geliştirecek, etkinliklerin ve paylaşımın doruğa ulaştığı güzel günlere doğru götürecektir.


Web sayfamız http://www.ayakizi.web.tr ye geçmemiz dolayısı ile bizlere destek veren bütün dostlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Ve sizlerden koşullarınız ve zamanınız uygun olduğunda ; yazı, fotoğraf, eğitici ve güncel yazılar, eleştri ve gezi anısı, yorum olsun, özellikle geziler sonrasında yazı bekliyoruz. Bu hem sizlerle iletişim kurmak adına gerekli hemde sizlerin de sesini diger Ayakizi grubu üyelerine ve sitemizi ziyaret eden diger konuklarımıza duyurmak için gerekli olduğunu düşünüyoruz.


B İ Z L E R A Y N I Ş E Y L E R İ D Ü Ş Ü N Ü Y O R U Z!...


Haşim AĞCA hasimin@ayakizi.web.tr 0532/ 422 16 42

Ercan ASLAN ercanin@ayakizi.web.tr 0535 / 276 05 53